Yaş dokuz on civarında
Ve yer doğduğum topraklar…
Henüz kar erimiş dağlarda
Kardelenler katile aşık bir kurban
Güneş ise öldürmeye and içmiş
Cellat misali ensesinde kardelenin…
Bir serçe çalı dibine yuva kurmakla meşgul Karıncalar da halen kışa hazırlık telaşı
Çimenler yeşil elbisesini giymiş
Bir de üzerine allı morlu çiçekler takıştırmış
Sanırsın roman kızı…
Mevsim yaza dönüyor
Sarmaya yüz tutmuş kaysılar göz kırpıyor bize.
Sanki bizim yokmuş gibi
Komşu bahçeye dadanıyoruz ilk önce..
Hırsızlk değil, amaç tövbe günah bilmişiz
Zaten bize öğretilmiş
" Hırsızlık yapanın öbür dünyada eli kesilir" diye Bizimkisi oyun sadece…
Dere önlerine bend kuruyoruz sonra
Havalar ısınınca
Deniz yapıyoruz kendimize
Denizi de gördüğümüzden değil ha;
Su birikintisi olan her yer bize deniz
Yüz yüzebilirsen…
Sonbahar yaprakları döke döke ben geldim der sonra uzaklardan
Yağmuru önüne katar getirir.
Evde köyde bir koşuşturmaca bir telaş
Yetiş yetişebilirsen…
Bulgurluk buğdaylar yıkanmış
Dam üstlerine serilmiş
Güneşten medet umarak…
Kuşlar yemesin diye de önüne bizi koymuşlar.
Oysa onları aç sanıyorduk
Gizli gizli, avuç avuç buğday serpiyorduk
Analarımız ya bilmiyordu
Yada göz yumuyordu bu merhametimize…
Mevsim kışa dönüyor üşüyorum- üşüyoruz… Güneşi kardelenlerden çok seviyoruz
Sırtımızdan içeri giriyor mübarek …
Yaş dokuz - on
Ve mutluyduk bir zamanlar…
Aynur IÇEN