ANNEM MÜSAADE ETMEYİNCE DÜNYAYA AÇILAMADIM
Müzik dünyasının ünlü ismi Zerrin Özer, Haber Caddesi sitesinden Alper Ergez’e dobra açıklamalarda bulundu.
İşte Röportajdan Öne Çıkanlar;
Merhaba Zerrin hanım Haber Caddesine hoş geldiniz Öncelikle çok güçlü ve özel bir sesiniz, yorumunuz var. Müzik sektöründeki kariyerinde Zerrin Özer istediğim noktaya gelebildim diyebiliyor mu?
Bu güzel bir soru şöyle ki 1980 den sonra 80 ve 85 arası.Yurt dışından çok ciddi ve çok kıymetli teklifler aldım. Fakat annemin müsaade etmemesi ve benimle birlikte gelmek istememesi üzerine ben yurt dışına yani dünyaya açılamadım. Çünkü ciddi bir iş teklifiydi. Albümüm hazır olacaktı. Orada prodüktörler hazırdı. Şarkıları toplayacaklardı orada bir mekanda şarkı söylemiştim. Bir caz söyledim, bir de türkü söylemiştim ve orada bulunan herkes ayağa kalktı o müessesenin sahibi yanıma geldi. Bayağı uzun zaman konuştuk ve orada bir hayli kalmıştım. Kalacaktım da sonradan toplantılar yaptık ve ben Türkiye’ye döndüğümde bugüne kadar benimle ilgili bütün çalışmalarımı ve hakkında çıkan tüm basın haberlerini oraya götürecektim. Fakat annemin müsaade etmemesinden ötürü ben gidemedim aynı şey Paris'te de geçerli Eyfel Kulesi'nde program olacaktı Yine gidememiştim. Yani dünya bir kere beni tanıyacaktı her şeyden önce fakat bunun üzüntüsünü kendi içimde asla yaşamamaya çalıştım.
‘’Anneciğimin bu Hegomanyasında İstemediğim Şarkıları Yaptım’’
Müzik tarzınızı kendi isteğinizle mi yoksa ailenizin isteği yönünde mi oluşturdunuz. Zerrin Özer’in kendi müzik tarzı hakkında neler söylemek ister?
Çok fazla mesleğimle ilgilendiğimi pek söyleyemeyeceğim. Çünkü Ailevi problemler ve beyin olarak rahat değildim. Bir kere özgür değildim. Her şeyden önce sadece insan duygularında özgür olabiliyor ama maalesef o zaman ki yaşamla şimdiki yaşam çok farklı yani. Kendi başına bir birey olarak. Arzu ettiklerinin istediklerini gerçekleştiremiyorsun çünkü her zaman bir denetime takılıyor. Denetim de sizin anneniz ve dolayısıyla Çok zor şekillendi. Karakterimi şöyle söyleyeyim, benliğim çok zor şekillendi. Çünkü istemediğim şarkıları yaptım annemin. Anneciğimin bu hegomanyasında istemediğim şarkıları yaptım ve sadece mesela pop müziği okuyacaktım, ama Türkiye'de bu olmayacağını anladım. Arabesk müziğe karşı korkunç bir beğeni olduğunu ve benim de bunu okumam gerektiği söylendi ve ben de. Ses çıkarmadım ve evet dedim. kabul ettim. Bu aslında düşünürseniz Zerrin Özer kişiliğine ve karakterine çakışmayacak bir boyun eğmedir. Çünkü ben aslında asi ve hırçın bir insanın ruh olarak aslında. Fakat tabii annenizin vermiş olduğu hegemonya ve bastırılmış ruh olarak tabii bende bu yolda devam ettim
‘’Kadıköy'den Beyoğlu'na Kadar Bir Özlem Var Doksanlı Yıllara’’
Peki sizce müzikte eskiye yani 90’lı yıllara bir özlem var mı?
Evet, 90 yıllarda henüz daha dijital çağa geçmeden önce yapılan müziğin o zamanlar altın yılını yaşadığına inanıyorum.Çünkü o zaman çok sayıda yeni isim çıkmıştı. Yeni prodüktörler çıkmıştı ve o zaman çok güzel şarkılar üretiliyordu ve belli başlı bir. Sound vokal disiplini vardı diyelim. Şimdi ise doksanlı şarkılar yok ve Kadıköy'den Beyoğlu'na kadar bir özlem var doksanlı yıllara.
‘’Müziğe Erişim Lokal Bir Seviyeden Global Bir Seviyeye Geçti’’
Şimdiki dönemde müzik üretimi sizce daha mı kolaylaştı? Avantaj ve dezavantajları var mı?
Üretimini kolaylaşmasıyla müzik Tek başına bir üretim haline geldi.Çoğu müzikal enstrümanların fizikselliğine olan ihtiyaç da kalmadı. Ortadan onlar kalktı. Çünkü bir dijital alet yüzlerce enstrümanın kaydının yapılmasına olanak tanıyor Bu gibi süreçler müzikal üretimi hiç olmadığı kadar tamamıyla bireyselleştirdiler. Yani müziğe erişim lokal bir seviyeden global bir seviyeye geçti. Şimdi ise her şey dijital onun için her şeye ulaşım çok daha kolay ve bu nedenle amatör müzisyenlerde çoğaldı.
Röportaj- Alper ERGEZ