SİNEMA FİLMİ VEYA DİZİ DE ROL ALMAK ÇOK İSTERİM

İşte Röportajdan Öne Çıkanlar;

1. Bu arada Tamer Gürsoy ile bir düet çalışmanızın olduğunu biliyorum.Ferda Anıl Yarkın’ın 2006 yılında yazıp söylediği ‘’Ayrılmayalım’’ şarkısını yorumladınız. Öncelikle bu proje nasıl oluştu ve neden bu şarkı seçildi Bu tarz cover çalışmalarınızın devamı gelecek mi?

-Şarkımızı Tamer seçti açıkçası duygu dolu bu güzel şarkıyı ben de çok sevdim.Yorumlamak da ayrı bir heyecandı.Aranjörümüz Gürkan kömürcü de bambaşka bir versiyon ile şarkıyı resmen büyüttü.Tamerin ilk profesyonel kaydını da birlikte yaptık bu da bana ayrı bir mutluluk veriyor

Yeni bir cover daha geliyor yine Tamer Gürsoy ile çok yakında harika süpriz bir parça ile dinleyiciyi bulacağız.

2. Bir dönem oyunculukta yaptığınızı biliyoruz Devam etmeyi düşünüyormusunuz?

-Oyunculuk lise yıllarından beri yaptığım bir sanat dalı dizilerde de rol aldım eğitim aldığım da bir alan olduğu için bir sinema filmi veya dizi de rol almak çok isterim önümüzdeki dönemde

 ‘’Kim kiminle arkadaş ve yakınlık dereceleri çok ise bu isimler hep ön plana çıkıyor. Anlıyorum ticari amaç güdülüyor ama artık bir “ Yeter “ denmesi söz konusudur’’

3.  Sanatçıların eski şarkılarının söylendiği proje albümlerini nasıl buluyorsunuz?

Eski sanatçılarımızın şarkılarına ait yeniden yeni düzenlemelerle hayata geçirilip gündeme gelmesi çok güzel. Yeniden hem şarkı hem de sanatçının gündeme gelip genç nesil Z jenerasyonuyla buluşması çok değerli.

Yalnız şöyle bir şey var ki bu yolda emekle hazırlanan proje albümleri günümüz müzik piyasası koşullarında satış ve kar amaçlı olup hep aynı isimler içerisinde kısır döngü şeklinde dönüyor. Başta Tarkan, Gülşen, Funda Arar ve yeni nesilden de Derya Uluğ ve İrem Derici gibi isimler. Bu isimler kendilerini ispatlamış ve yaptıkları tüm işlere saygım sonsuz. Ancak hep aynı isimler sıkıcı oluyor ve bu albümlerde yeni seslere, yeni soluk ve yeteneklere de yer açılmalıdır, bu şekilde piyasamız tekelleşmemelidir.

Öyle bir kadrolaşma oldu ki, kim kiminle arkadaş ve yakınlık dereceleri çok ise bu isimler hep ön plana çıkıyor. Anlıyorum ticari amaç güdülüyor ama artık bir “ yeter “ denmesi söz konusudur.

Örneğin yılların çok değerli duayen ismi Alpay’ın albümü çıktı,  bir şarkı seslendirdim, yapımcısını çok seviyorum ancak ki sektörde ki sergilenen tutum ve işlevi olmayan öyle konular oluyor ki, artık bunlara “ yeter “ denmesi gerekiyor ve bende “ yeter “ diyorum, bıktık…

Çarpıklaşan bir sistem ve çıkmaza girmiş durumdaki bunu net bir şekilde söyleyip altını çizmek istiyorum, boş konuşmuyorum ve söylediklerimin arkasındayım.

TRT İstanbul Radyosu Batı Müziği eğitimi almış, yıllarımı bu sektöre adamış, birbirinden çok iyi şarkılar çıkarmış, müzik piyasasının en önde gelen isimlerinle çalışmış bir yorumcu olarak bir an önce bu kadrolaşma ve çarpık düzene son verilmesini ivedilikle istiyorum.

Sektörün kısır döngüden çıkıp bir an önce yeni ses, yeni yeteneklere ve bende dahil olmak üzere başarılı işlere imza atmak üzere yolumuzun açılıp sektörümüzün güçlenmesini çok istiyorum.

‘’Hayal kırıklıklarını azaltmak için çok ciddi yatırımlar yapılıp herkes için adil platformlar istiyoruz.’’

4.  Dijital Medyanin müzik sektöründeki algoritmasini nasil degerlendiriyorsunuz Sizce adaletli mi?

Adaletsiz veya açıkların olduğu yasa maddeleri mevcuttur ve kötü niyetli insanlar bunları kullanır. Dolayısıyla insanın kendine bir PR bütçesi, bir marketing bütçesi hazırlayıp bunu sunmak ve sizin de buna yatırım yapmanız gerekiyor ki siz de bir ürün olarak, sadece ürünü hazırlayıp vitrine koymak yeterli olmuyor. Adaletsiz olan bir sistemin içerisinde çok fazla boşluklar mevcuttur.

Hiçbir şekilde sizi ürün olarak gören piyasa koşullarında ilgili kişiye yapılan destek sırasında bu kişinin sahnesi var mı, donanımı nedir, müzik kültürü ve sesi gibi bir çok detayıyla değerlendirmeler yapılmadan kişinin sahnesine gidildiğinde bir bakıyorsunuz ki “ hayal kırıklığı “ ve bunu çok fazlasıyla sektörümüzde duyuyorum.

Hayal kırıklıklarını azaltmak için çok ciddi yatırımlar yapılıp herkes için adil platformlar istiyoruz. Yapımcıların buna çanak tutmadan yapımcı her sanatçısına eşit şekilde davranmalıdır. Bu bizler gibi değerli yorumcular olarak en doğal hakkımızdır ve bir an önce hayata geçirilmelidir.

‘’Müzik piyasası kimsenin tekelinde değildir ve de olmamalıdır.’’

5. Sosyal medyadaki tiklamalar ile bir anda patlayan  sonra unutulan bir çok isim var bildiginiz gibi peki neden  kalici olamiyorlar ve kalici olmak icin neler yapmak gerekiyor?

Bu tarz isimler piyasamızda o kadar çok var ki ve majör örnekleri ise saymakla bitmez.

Burada tabii ki de şaibeli durumlar söz konusu olabiliyor. Örneğin bazı isimler biliyorum ve bu kesinlikle şahsi değil, altını çizerek söylüyorum. Cennetten Çiçek şarkısı anlık çok büyük kitlelere ulaşıp dillere pelesenk oldu. Pelesenk olan şarkılara bir bakıyorsunuz ki sahnesi yok ya da varsa sahne hakimiyeti yok, sahne enerjisi ve kısacası sahne aurası yok ve böylece o kişi de yok. Bence bu insanlar “ çöp yatırım “ yani bunu şahıs olarak söylemiyorum sakın yanlış anlaşılmasın. Kişi kendini geliştirmemiş, vizyon sahibi oluşturamadıysa, modayı takip etmeyip, dans edemeyip üzerine bir şeyler ekleyemiyorsa ne diyebilirim ki, hepsi birbiri ile bağlantılı.

Çok değerli duayenlerden ders almış bir yorumcu olarak bunun altında şaibe mutlaka arıyorum çünkü bir bakıyorum şarkısı 100.000.000 olmuş ama sahnesi yok, neden yatırım yapılıyor ki?

Ancak kişinin her şey kendi çabasında olup bu da hiç bitmeyecek ve bitmeyen bir yolculuktur. Her gün düzenli sporunu yapıp, vizyonunu geliştirip, repertuvarını geliştirmezsen nasıl ilerleyebilirsin ve kaybolmaya mahkumsun. Bunu da yeri geliyor sektörün önde gelen isimleri belirliyor.

Bana “ sen çok iyisin “ ve “ sen çok fazlasın “ diyorlar. Neye göre ve kime göre yer bulacağım? Nasıl yer açacağım ve fazla ya da iyi olmak kötü bir şey mi? Kendi alt yapının, donanımının müthiş olması yanlış bir şey mi?

Kısacası alt yapısı olmayan insanların ya da ağzı iyi laf yapanların sektörü olmuş durumunda müzik sektörümüz. Ben her zaman kaliteden yana bir insanım. Bu düşünce ve yorumlarımın hepsi daha adil bir sektörün oluşması için yoksa herkesin yolu açık olsun.

Özetle anlatmak istediğim müzik piyasası kimsenin “ tekelinde “ değildir ve de olmamalıdır. Herkes için eşit fırsatlar yaratılmalıdır. Adaletsizlikleri, müzik meslek birlikleri dahil olmak üzere düzeltilip iyileştirilmesi ve sektörümüzün daha iyi olması açısından herkes üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Sanatçıların bugün 60 ya da 70 yaşlarında bile konserlerini gidip keyif alarak, iyi sesleri tekrar yaratmak ve oluşturmak adına tüm detayları noktasına virgülüne kadar söyleyip savunuyorum.